12 Şubat 2013 Salı

Birinci Dünya Uygulama Savaşı Başladı!


Dünya tarihinde nasıl Birinci ve İkinci Dünya Savaşı varsa, teknoloji dünyasının da en büyük savaşı başlıyor. Bu savaşı kazanan yoluna devam edecek. Kaybeden ise iflasa sürüklenecek!


Sakince oturup, bu yazıyı okumaya başladığınıza göre biraz düşünelim. Geçmişte bir teknoloji meraklısına; “İyi bir işletim sistemi nasıl olmalı?”sorusunu yönelttiğimizde bizlere vereceği cevaplardan bazıları üst seviye kararlılık, az sistem kaynağı tüketmesi, disk sistemini iyi yönetmesi olacaktır.
Şimdilik geçmişi bir kenara itelim ve günümüze dönelim. Sıradan bir teknoloji sever arkadaşımın, hangi cihazları, nasıl kullandığına bir bakalım.
Mehmet adındaki teknoloji sever dostumuz, arkadaşlarının nerede oluğuna, telefonuna kurduğu Foursquare uygulamasından bakıyor. Ayrıca bulunduğu yerdeki mekanlardan hangisine gitmesi gerektiğini de bu uygulamadan buluyor.
Çektiği fotoğrafı doğrudan Instagram üzerinden düzenleyerek paylaşabilen Mehmet, sosyal ağların hepsini kontrol altında tutarak, özgür ve hızlı bir şekilde işlerini hallediyor.
Çeşitli haber sitelerini Pulse başta olmak üzere pek çok RSSuygulamasıyla takip eden Mehmet, sevdiği haberleri Pocket’a atıyor ve bunlara daha sonra bilgisayarından bakabiliyor. Kısaca Mehmet’in akıllı telefonu, onun her şeyi olmuş durumda.
Aklınızda Mehmet karakteri canlanmışken, düşünelim ki biz bu arkadaş için bir işletim sistemi hazırlıyoruz. İşletim sistemi, inanılmaz hızlı çalışıyor ve sistem kaynaklarını çok verimli bir şekilde kullanıyor. Arayüzü ve görselliği mükemmel. Fakat uygulama yok. O zaman Mehmet için bu ekosistemin bir önemi var mı? Cevap çok açık ve net “Yok”.
Artık uygulama desteği sunamıyorsanız, kullanıcılar sizin işletim sisteminizi tercih etmiyorlar. Bu kadar stratejik öneme sahip olan uygulamalar, konumuz olan savaşın başlamasına sebebiyet vermiş durumda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder